“Yorum yok” demekten uzak durmanız için 3 neden
(Yazar: İndeks İletişim, İçerik Fabrikası)
Kurumlar normal şartlar altında basın ve kamuoyu karşısında olumlu bir duruş sergilemeyi arzu ederler. İyi yazılmış haber bültenleri, televizyon söyleşileri, dosya haberleri, markaları ve kurumları, kamuoyu önünde parlatırken, bazen çok nadiren de olsa küçük bir kriz olarak başlayan bir olay anında büyük bir yangına dönüşebilir. Böyle durumlarda bu alanda deneyimli kurumlar ve profesyoneller, işi iyi yönetirken, başına ilk kez bu tarz bir olay gelen birçok yönetici doğal olarak panik yaşar ve olasılıkla yanlış adımlar atar. Özellikle böyle durumlarda medyayı bir düşman olarak algılamak ve gazetecilere kepenkleri kapatmak kadar tehlikeli bir şey yoktur. Çünkü kamuoyu “kan kokusu alır”.
Olumsuz imaj- Böyle durumlarda özellikle bilgi almak için şirketin kapısını çalan gazetecilere karşı sessiz kalmak olumsuz bir yaklaşımdır. Ekranlara ve sayfalara “yorum yok” diye yansıyan ifade tarzı aslında kurumun olumsuz imajıdır.
Suçun itirafı – Kuşkusuz her kişinin yorum yapmama hakkı vardır ancak kurumsal vatandaş kimliğiyle şirketler toplumun ayrılmaz bir parçasıdır ve bu anlamda sessiz kalma hakkı, suçun itirafı gibi algılanabilir.
İlişkide belirsizlik – Durumun ayan beyan sıkıntılı olduğu bilinmesine karşılık “Yorum yok” ifadesi kurumun ya da kişinin muhatabına karşı olan mesafesini de ortaya koyar. Olağan zamanlarda gereksinim duyulan saygın gazeteci ve medya kurumlarına kritik dönemlerde kapıların kapatılması yanlış bir izlenim verebilir.
Benzer şekilde aynı anlama gelen ve kuşku yaratan diğer ifadeler ise “Suçumuz yok”, “Gerçekler anlaşılacak”, “Neden söz ettiğinizi bilmiyorum”, “Biz yanlış bir şey yapmadık” gibi yuvarlak, çok genel ve konuyu didiklemeye müsait kılacak söylemlerdir. Bu söylemler profesyonelleri ve kurumları hedef tahtası haline getirmeye yeterlidir.
Böyle durumlarda yapılması gereken, kamuoyuna, durumun araştırıldığını açıklamak, gerçekler ortaya çıktığında öncelikle kamuoyunun bilgilendirileceğine dair güvence vermektir. Profesyonel yöneticilerin kriz dönemlerini bu basit ilkeleri doğru yöneterek atlattıkları ve krizi bir iletişim başarısına dönüştürdükleri görülmüştür. Bu konuda profesyonel kuruluşlardan destek almaları da olası hasarları azaltabilir.