Umberto Eco Türkiye’de
Her kitabı, “Bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti” dedirtecek kadar inanılmaz… Umberto Eco, İtalya’daki Bologna Üniversitesi’nde Göstergebilim profesörü, filozof, tarihçi, estetikçi, Ortaçağ uzmanı ve Dünya Edebiyatı’nın yaşayan en önemli isimlerinden biri…
Onu en çok “Gülün Adı” ve “Foucault Sarkacı” gibi romanlarıyla tanıyoruz. Fakat o aynı zamanda Roland Barthes’tan sonra, “ayrıntıların anlamı” ya da “ayrıntıların sosyolojisi” diye bilinen bir yaklaşımın yegane mihenk taşlarından biri. Bilim dünyasında “Yapısalcılık” sonrası Göstergebilim’e önemli katkılarıyla tanınan Umberto Eco aynı zamanda James Joyce üzerine derin araştırmaları olan biri… Joyce’un yarattığı en önemli roman kahramanlarından birinin soyadı olan mitolojik kahraman Dedalus’un Eco’nun lakabı olması ayrıca değerli ve önemli. Çünkü Dedalus, mimarlığı ve labirent çözme bilgisiyle efsaneleşen bir isim ve aynı zamanda Güneş’e kadar yükselip balmumu kanatlarının erimesiyle denize düşerek ölen İkarus’un babası…
Umberto Eco, bir kültürdeki “anlam”ın önem sistemleri olarak çalışan çeşitli olgular ve etkinliklerle tekrar ve tekrar üretildiğine inanır. Bir yapısalcı olarak da, o kültürde sürekli tekrarlayarak üretilen anlamın derin yapılarını keşfedebilmek için yemek hazırlığı ve sunumu ritüelleri, dini ayinler, oyunlar, edebi ve edebi olmayan yazılar ve diğer eğlence formları gibi çok geniş etkinlik alanlarını inceler. Çalıştığı bu uçsuz bucaksız anlam okyanusunu romanlarında okuyucunun önüne getirmekten, hatta onu bu derin okyanusa atmaktan hiç çekinmez. Bu sebeple de dünyanın gelmiş geçmiş ilk 100 entelektüeli arasında sayılıyor.
Eco-roman kültürü
İlk romanı “Gülün Adı” 1980′de yayımlandı ve çok büyük beğeni topladı. Kısa zamanda birçok dile çevrildi. Öyle ki, 1986’da filmi yapılan roman sayesinde Eco’nun adını duymayan kalmadı desek yeri… Yazarın, Ortaçağ konusunda bu kadar derin bilgiye sahip olması romanı hem başarılı kılmış hem de tarihi ayrıntılarla geçmişe ışık tutan bir yapıt olmasını sağlamıştı. Yepyeni bir türün kapılarını açan “Gülün Adı”, hem Ortaçağ Hıristiyan dünyasını irdeleyen tarihsel bir roman, hem de büyük bir ustalıkla kurulmuş soluk soluğa okunan polisiye bir öykü. “Bilim-roman” olarak tanımlanan fakat yalnızca Eco’ya özgü olan bu tekniğin ikinci meyvesi 1988’de yayımlanan “Foucault Sarkacı”’yla birlikte yazarın yapıtları “Eco-roman” adıyla anılmaya başlandı. “Foucault Sarkacı” her satırından gizem fışkıran deyim yerindeyse dehşet verici bir eserdi. Çok katmanlı, değişik düzlemlerde defalarca okunabilecek bir roman… Umberto Eco, irrasyonel düşüncenin 500 yıllık tarihinin 500 küsur sayfalık macerasını okuyucu için zor fakat keyifli bir uğraş haline getirmeyi başarmıştı. Giovanni Scognamillo, “Eco’nun gizemcilik konusundaki engin bilgisini kıskanmamak mümkün değil.” diyordu. Çünkü Eco daha öne hiç duyulmamış şeyleri duyuruyor, hiç konuşulmamış konuları tartışıyordu.
Eco’ya dair…
Umberto Eco’nun Ortaçağ üzerinden günümüz insanlığının felsefi, ahlaki, düşünsel olarak en büyük paradigmalarını ele aldığı kitapları birer “komplo teorisi” olarak yaftalanabilir. Bilim felsefecisi Karl Popper’e göre komplo teorilerini sağlıklı olmayan zihinler kurgular. Komplocular doğadaki veya tarihteki, birbirinden habersiz ve bağımsız milyonlarca olaydan kafalarındaki şablona uyanları seçerler. Çünkü Eco’nun da tam işaret ettiği gibi; “İnsan isterse, her zaman, her yerde, her şeyle, her şey arasında bağıntılar bulur.” Eco çok derinlere bile inse espritüelliğinden hiçbir zaman bir şey kaybetmiyor. O sadece gerçeğin en “net fotoğrafına” ulaşmak için farklı bakış açıları öneriyor. Öyle bir ayaklı kütüphane ki Eco, tarihsel konulara takıntılı şekilde merakı olan pek çok yazar veya yazar adayı onun kitapları sayesinde akacakları yepyeni bir alan buldular.
Umberto Eco, 9 Nisan’da saat 17.00’de, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’de gerçekleşecek olan “A Dialogue on Facts Fiction History” etkinliğinde konuşma yapacak. “Yeni Hayat” kitabı “Foucault Sarkacı” ile benzerlikler taşıyan Orhan Pamuk ve Umberto Eco Buluşması’nda ikiliye Bologna Üniversitesi profesörlerinden Patrizia Violi eşlik edecek. Toplantıda, edebiyat, roman ve romancılık konuları üzerinde durulacak. Umberto Eco ertesi gün, Tepebaşı’ndaki Casa Del Italia binasında etkinlikte de okurlarıyla buluşacak ve onlardan gelen soruları yanıtlayacak.