O markayı asla almam
Türkiye’de siyasette yaşanan kutuplaşma toplumsal yaşam alanlarına da yansımaya başladı mı? Konda Araştırma’nın verilerine göre bu tehlike hızla artıyor. Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır, “Bugün Türkiye’de her 4 kişiden biri belirli 1 markayı kesinlikle satın almıyor” diyor. TÜSİAD’ın son YİK toplantısında yaptığı konuşma üyelerce deyim yerindeyse soluk alınmadan dinlenen Ağırdır, işadamlarına önemli bir uyarı yapıyor. Ona göre bundan sonraki dönemde Türkiye’nin yeni Gezi’si tüketici haklarına dair bir konuda yaşanabilir…
Kutuplaşma oranı yüzde 60’a yükseldi
“Bu oranlar yüzde 20’lerde olsa, bu her toplumda olabilir. Ama Türkiye’de kutuplaşma yüzde 60’lara kadar ulaşmış durumda. Bir süre öncesine kadar araştırma yaparken kadınlar nasıl bakıyor, gençler nasıl bakıyor diye bakardık. Ama artık yaşlı olmak, genç olmak, kadın olmak hiçbir şey açıklamıyor. Kadına şiddetti meşru gören yüzde 20’lik bir kesim var. Zannedilir ki buların tamamı erkek, ama değil. Kadınların yüzde 20’si, erkeklerin yüzde 22’si şiddeti meşru buluyor. Demografik anlamda bugün iki tane açıklayıcı şey var: Eğitim seviyesi ve siyasi tercih. Toplumsal meselelerin tümüne yaklaşımda siyasi tercihin belirleyici unsur olması çok makul değil. Hangi araştırmayı yaparsanız yapın, siyasi tercihe göre yanıt veriliyor. Örneğin çocuğunuzun hangi mesleği seçmesini istersiniz diye sormuşuz. Bazı meslek kollarını sadece belirli TV kanallarını izlediğini söyleyenler söylemiş. Bazı meslekleri de ana haberi o kanallardan seyredenler hiç söylememiş.
Farklı siteler, farklı hastaneler, okullar…
Türkiye’de her partinin yenilenmesi gerekiyor ama kutuplaşma bunu engelliyor. Ağırdır devam ediyor. Kutuplaşma sadece siyasette kalsa, tolere edilebilir ama Ağırdır’ın dikkat çektiği konu, bu kutuplaşmanın toplumsal yaşama da giderek daha fazla sirayet etmesi… Bugün tüketim tercihini o ürünün kalitesi, fiyatı gibi özelliklerine göre değil, o ürünü üreten şirketin sahibinin kendisi ile aynı ‘tarafta’ olup olmamasına göre belirleyenlerin oranı yüzde 25’lere yükselmiş. Ağırdır, “Şu karşı markete gittiğimde, ürünün kalitesini değil de patronun siyasi pozisyonundan bir durum oluşturuyorsam bu problemdir. Biz yaptığımız araştırmalardan görüyoruz ki, her 4 tüketiciden biri ‘ben evime asla sokmam’ dediği bir marka söylüyor bugün. Bunu şeker oranı ya da çocuk işçi çalıştırıyor diye değil, iktidara yandaş ya da karşıt diye yapıyor. Bu problemdir çünkü siz tercihinizi o ürünün kalitesine göre yapıyorsanız, şirket kalitesini yükseltecek yatırım yapabilir. Ama şirket sahibinin politik konumuna göre bir tercih söz konusu ise ne yapılacak? Allahtan siyasi kutuplaşma yüzde 60’larda ama toplumsal kutuplaşma şimdilik yüzde 25’lerde ama farklı hastaneler, farklı siteler, farklı kargo şirketleri, farklı tatil köyleri söz konusu… Hangimiz bunu inkar edebiliriz” diyor.
Peki iş dünyası bu kutuplaşmanın ne kadar farkında? Ağırdır, “Çok farkında değil sanıyorum” diyor ve devam ediyor: “İş dünyası meseleler üzerinden pozisyon alabilse ülkeye çok büyük katkısı olacak. Örneğin yeni anayasa… İş dünyası ticaret kanunu değişikliği kadar siyasete yeni anayasayı yapmaları için de baskı yapmalı. Kanaat önderleri, sermaye de dahil, ülke hayatının yeni tanzimi için taraf olmaları lazım. Bu bir partiden yana ya da karşı olmak değil, bir meseleden yana taraf olmaları lazım. Böyle yapmadıklarında tarafsız kaldıklarını sanıyorlar ama eskinin devamından yana tavır almış oluyorlar.”
Kaynak: Dünya Gazetesi
Etiketler: Kutuplaşma, Marka, İş Dünyası, Tüketici, Toplum, Eğitim Seviyesi, Ürün, Kalite, Fiyat