“İşi batırdık. Özür dileriz.”
Sayıları o kadar çok ki birini unutup hemen yenisiyle meşgul olmaya başlıyoruz bile… Hem dünya çapında, hem de ülkemizde “Krizden bol bir şey yok” demek çok da abartılı olmaz. Politikadan iş dünyasına, spor camiasından ünlülere kriz, her an her kapıyı çalabiliyor. Geçtiğimiz yıl FIFA’da yaşanan rüşvet skandalı, German Wings’in düşen uçağı, Panama Belgeleri, Edward Snowden’ın NSA’dan sızdırdığı belgeler, Wikileask… Biraz daha geriye gidersek BP’nin Meksika Körfezi’nde sebep olduğu petrol sızıntısı uzun süre gündemi meşgul etmiş ve süreç çok sancılı geçmişti. BP için durum o kadar kontrol edilemez olmuştu ki şirket 300’den fazla hukuki davayla karşı karşıya kalmıştı. Çaresiz kalan şirketin, davalarda kendini savunmak için başarılı bilim insanlarını ve akademisyenleri ‘satın almaya çalıştığı’ öne sürüldü. İddia sahibi ise Amerikan Profesörler Birliği Başkanı idi. Durumu soğuk kanlılıkla ve iletişim stratejileri geliştirerek yönetmek, özeleştiri yapmak, dürüst olmak yerine başvurulan illegal “çözümlerin” de ayağa dolanması kaçınılmaz. Bu olaydan 5 sene sonra Alman otomobil devi Volksvagen, BP’nin savunmasında görev alan avukatları, sorumlu olduğu ve bir günde patlayıveren emisyon skandalı için tutacaktı… Geçtiğimiz yıl Eylül ayında, Volkswagen’in ABD’ye ithal ettiği bazı modellerin emisyon testlerinde hile yaptığı haberi, hızla yayıldı. ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA), firmanın dizel araçlarına yanıltıcı yazılım yerleştirdiğini ortaya çıkarmıştı.
Bir Cuma günü patlak veren skandalı hafta sonu kabul eden şirketin Frankfurt Borsası’nda işlem gören hisseleri hafta başında %20 düştü, 14 milyar Euro’luk bir değer kaybı yaşandı. 11 milyon aracı geri çağıran Volkswagen ayrıca 18 milyar Dolarlık bir ceza ile karşı karşıya kalmıştı. EPA’nın raporunda “kasıt” iddiasının yer alması, kurum yöneticileri hakkında soruşturma başlatılması ve şirkete dava açılmasını gündeme getirdi. Beyaz Saray ise “Oldukça düşündürücü” şeklinde bir yorum yaptı.
Peki Volkswagen ne dedi?
18 Eylül 2015’de patlak veren skandal sonrası CEO Winterkorn 23 Eylül’de görevinden istifa etti. Yerine Porsche’nin Yönetim Kurulu Başkanı Matthias Müller getirildi. Tüm bunlardan yaklaşık 6 ay sonra, Mart 2016’da ise Müller’in eski CEO’yu daha önce uyardığı haberleri çıkacaktı. Volkswagen’nin ABD operasyonlarının başındaki isim Michael Horn ise ilk açıklamasında ABD’li yetkililere karşı dürüst olmadıklarını itiraf etti: “Dürüst davranmadık ve işi batırdık. Özür dileriz” dedi.
Horn’un bu konuda açıklama yapmak için seçtiği platform ise “2016 Passat” modelinin lansmanıydı. Horn, burada kesilecek cezayı ödemeye hazır olduklarını da dile getiriyor ve açıkça şunu söylüyordu: “Bu konuda açık olalım. Şirketimiz EPA ve Kaliforniya Hava Kaynakları Dairesi’ne karşı ve hepinize karşı dürüst davranmadı. Ve bir Alman deyişiyle tamamen berbat ettik. Bu tür davranışlar ve uygulamalar şirketimizin değerlerine tamamen aykırı. Bedeli ne olursa olsun ödemeye ve bu tür olayların bir daha yaşanmaması için gereken her türlü tedbiri almaya hazırız”. Yaptığı konuşmada rahat görünmeye çalışsa da Horn’un bir miktar telaşlı vücut dili, haklı stresini deyim yerindeyse ele veriyordu.
Ancak sular durulmadı. Skandaldan birkaç gün sonra istifa eden CEO Winterkorn’un, hileli bilgisayar programından Matthias Müller’in uyarısı ile haberdar olduğu iddia edildi. Mart 2016’da şirketten yapılan açıklamaya göre manipüle edilen dizel emisyon değerleri hakkında eski CEO’ya Mayıs 2014’te bilgi verilmişti. Üstelik haberi veren dönemin Porsche yöneticisi ve bugünün Volkswagen CEO’sundan başkası değildi. Belki bu da bir çeşit algı yönetimi çalışmasıydı…