İnşaata güven sarsılıyor mu?
28 Kasım 2016 TÜİK verilerine göre Tüketici Güven Endeksi, Kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 6,9 azalarak üst üste üçüncü ayda da düşüş kaydetti. Böylece Kasım ayında tüketici güven endeksi 68,93 seviyesine inmiş oldu. Tüketici güven endeksinde 100 seviyesinin altındaki değerler, ekonomide olumsuz tablo beklentisine işaret ediyor. 100’ün üzeri ise pozitif beklentiler yansıtıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, tüketici güveninin yanı sıra inşaat güven endeksinde de aylık bazda yüzde 6,9 düşüş yaşandı. İnşaat sektörü güven endeksindeki düşüş Şubat 2014’ten bu yana yaşanan en sert düşüş olarak gerçekleşti.
Emlak sektörünün özünden kaynaklanan sebeplerle bir çöküş yaşanması halinde bunun sert bir şekilde gerçekleşeceğinin altını önemle çizen Stratejik Pazarlama Uzmanı ve İçerik Fabrikası Yazarı Ömer Yılmaz, “Hızlı yükselişler, sert düşüşler getirir; bu tunç yasa değişmez bir gerçekliktir. Bu sektörün yumuşak inişi olmaz” diyor. İçerik Fabrikası ekibinin Ömer Yılmaz’la yaptığı söyleşide Yılmaz, inşaat firmalarından emlak satın almak isteyenlere dikkat çekici önerilerde bulunurken aslında inşaat sektöründeki aksaklıkların, bir taraftan da söz konusu güven kırılmasının nedeni olduğunu vurguluyor:
“Bence insanlar bir batında 1000 konut ve üzeri üretim yapan inşaat firmalarına bir baksın, kaç tanesi tam zamanında ya da biraz gecikmeli olarak sözünü tutabilmiş, yani konutu teslim edebilmiş?
Haklarında açılmış alacak davaları var mı? Ne kadar insanı mağdur etmişler. Bu konuda sosyal medyada grupları bile kurulmuş durumda. X inşaat mağdurları grubu , Y inşaattan alacaklılar grubu v.b. Kolay yoldan hızlı para kazanma mekanizması inşaatçılık!
Bir arazi bulursunuz 1000 konutluk bir proje çizdirirsiniz, cebinde 20 bin– 40 bin TL peşinatı olan bir hedef grubu yakalarsınız ve 6 ay içerisinde kazma bile vurmadığınız arazinin üzerine yapmayı ve 36 ay sonra teslimini vadettiğiniz bir projeyi maket üzerinden satarsınız. Bu sürede peşinat olarak topladığınız 20.000.000 – 40.000.000 TL’niz ve 6 aylık süreçte tahsil etmeye başladığınız 1.000 TL’lik adam başı 120 tane düzenlenmiş (10 yıl vade) senediniz vardır. Bakın hiç banka bile girmedi araya. Bu inşaat şirketinde geçici istihdamla yerleşmiş satış elemanları (büyük ihtimalle taşere edilmiş) çalıştı henüz. Ana şirket bünyesinde çalışan sayısı 10’u geçmeyen dev şirketler bulabilirsiniz bu sektörde.
36 ayın sonunda evleri teslim edemediğinizde 1 yıl süreyle tüketiciler size inanmaya devam etmekte, 1 yılın sonunda ise zamanla mahkeme sürecine giren tüketicilerin oranı %25’i geçmemektedir. Bu rakamlar gerçektir. %75’i eski kooperatif kafasıyla size ödeme yapmaya devam etmekte ve bir gün evlerine kavuşacaklarını hayal etmektedir. Bu işin bir boyutu, bir diğer boyutu ise banka kredilerine yaslanıp, öz varlıklarıyla kredibilitelerini artırmış inşaat şirketlerinin batmasının bankalara maliyeti. Bankaların ellerinde kalan şişirilmiş fiyatlarla mal edilmiş piyasada alıcı pozisyonunda kimsenin kalmadığı dört duvar ve beton yığını kalacaktır bu kaçınılmazdır. Bedava verseler kimsenin dönüp bakmadığı beton yığınları. Örneğin bir inşaat firması gene 1000 konut yapsın bunun 750’sini inşaatı bitirmeden satmış olsun 250 konut ise inşaat bittiği, konut tapuları çıktığı halde satılamamış olsun bu konutların firmaya yıllık maliyeti en azından emlak vergisi boyutunda durduğu her yıl için minimum 500 bin TL olacaktır. Bu konuttan kurtulmanın en kolay yolu ise neden ipotekleme yöntemiyle kredi alıp bankaya devretmek olmasın ki?
Yazının devamı için lütfen tıklayın.