e verybody to somebody
(Yazar: Ömer Yılmaz)
İletişim süreçlerinin klasik uygulamalarındaki değişikliklere daha önce kısaca değinmiştim. Klasik yaklaşımı hatırlayalım; tek kaynaktan – çoğuna (one to many), çok kaynaktan – çoğuna (many to many) ulaşmak. Bu metotlar kullanışlı ve hala geçerlidir. H 2 H başlıklı yazıda açıkladığım gibi markaların bireylere direkt ulaşma arzusu ve karşı konulmaz cazibesi, akıllı mobil cihazların ve internet erişiminin artmasıyla reklam kanalına erişim maliyetini düşürmüş ve artık bir anlamda tüketici mesaj bombardımanına tutulur hale gelmişti.
İşte tam da bu noktada yoğun bombardıman altındaki özel hayatıyla savunmasız, kızgın bir tüketici yaratmayı başardı markalar. Öyleki database’i yönetmek ihtiyacı bile duymadan, o iletinin gönderildiği müşterinin en basit anlamıyla cinsiyetini bile umursamadan kimi zaman bir kadına cinsel güç artırıcı ilaç, kimi zaman bir adama külotlu çorap öneren saçma sapan bir ortam oluştu. Özellikle outboun denilen çağrı merkezi aramalarının zamanlamaları hayli manidardır. Sizi kimi zaman tuvalette yakalar o kadar ısrarla arar ki bir şey oldu zannederek işinizi yarım bırakırsınız, oysa ya kredi kartı aidatları gibi abuk bir şey için arıyorlardır, ya uydu sistemi satıyorlardır ya da size iyilik yapma arzusuyla yanıp tutuşmaktadırlar :))) Örneğin siz 30 lira telefon ödüyorsunuzdur ama onların gönlü razı gelmemiştir bu duruma, artık sizden 20 lira almaya karar vermişlerdir. Tüm pazarlama ve satış temayüllerini yıkarak böyle bir öneri yapmak adına yanıp tutuşmaktadırlar, tek istedikleri daha az para kazanmaktır!! Geçenlerde beni çok sevdiğim birini defnederken mezarlıkta aradılar. Çünkü nerede ne durumda olduğunuz veya kim olduğunuz onlar için asla önemli değildir. Telefon numaranızı almışlardır ve sizi aramaktan imtina etmezler. Israrla ararlar açarsınız kibarlık kanımızda olduğu için cevap veririz biz Türkler. Aslında bu durum kibarlıktan değil bir nebze ezikliktendir, onu da kabullenmek gerekir ama neyse… Bir Avrupa vatandaşına bu taciz asla yapılamaz yapılırsa da sonuçları çok ağır olur bunu belirtelim.
İzinsiz tek yönlü bir otobandır mesaj bombardımanı, kimi zaman kısa mesaj, kimi zaman e-posta, kimi zaman çağrı merkezi, burada her yol mübahtır. Bu süreçte önemsenmesi gereken tek unsur asla önemsenmez, oda sizin kim olduğunuzdur. Sanki tüketici işi gücü bırakmıştır ve beklemektedir. Toplantısı yoktur, dersi yoktur, yemek yemez, sevgilisiyle romantik bir anın ortasında değildir ya da sıkış tıkış bir toplu taşıma aracında terlememektedir, cenazede değildir, faturalar altında boğulmuş hesap yapmamaktadır, hatta bu kadar şeyi yapmıyorsa tuvaleti de kullanmıyordur bile yahu bu tüketiciler…
İşte uzun lafın kıssası markaların yeni iletişim şekli bu ve ben bunu “e-verybody to somebody” olarak adlandırdım.
Tüm iletişim kanallarından her kim olursa olsun birilerine mesaj kodlayan markalara tebriklerimizle.