%50 yok hükmünde
Ekonomi literatüründe “ilave işçi etkisi” olarak adlandırılan kavramı pek çok kişi ilk defa duyuyor olabilir. Ancak birçok kişi farkında bile olmadan bu etkiyi bir dönem yaşamış ve yaşamaya devam ediyor.
Kavramın temeli çok basit! Evin geçimini sağlayan erkek işini kaybettiğinde, başta kadınlar olmak üzere diğer aile bireylerinin kayıt dışı sektörlerde yeni işlere yönlenmesini ifade ediyor. Uzmanlar; özellikle ekonomik kriz dönemlerinde artan bu etkinin, kısa süreli bir reaksiyon olarak yorumlanmaması gerektiğinin altını çiziyorlar. Dünya Bankası’nın araştırmaları, 2009 yılında yaşanan ekonomik krizin, Türkiye’de yansımaları birkaç yıl daha sürecek bir ilave işçi etkisi yarattığını gösteriyor.
İstatistiklere göre Türkiye’de çalışan kadınların yüzde 58’i kayıt dışı sektörlerde çalışıyor. Bu konuda ana kategoriyi, tarımdaki ücretsiz aile işçiliği oluşturuyor. Dünya Bankası yetkililerine göre, işgücü piyasasına sonradan dahil olan kadınların kayıt dışı sektörlerde iş bulabiliyor olmasının temel nedeni, düşük eğitim ve beceri seviyesi. Türkiye’de çalışan kadınların yüzde 35’e yakın bir oranının tarım sektöründe istihdam ediliyor olması nedeniyle, iç göç durumlarında evi geçindiren erkek işsiz kaldığında kadının iş bulması çok daha zor oluyor. Eşlerinin işsiz kalması durumunda ilave işçi etkisi yaratan bu kadınların düşük eğitimli olması, onları sigortasız çalışacakları kayıt dışı sektörlere yönlendiriyor. Bu durum, kadınların işgücüne katılımını artırsa da ortalama ücretlerin sürekli olarak düşük seviyede kalmasına neden oluyor.
Ekonomik krizin etkisiyle artan ilave işçi etkisine rağmen, Türkiye’de kadınların istihdam oranları hedeflenen seviyeye ulaşmış değil. Türkiye, yüzde 26’lık kadın istihdam oranlarıyla OECD sıralamasında en sonda yer alıyor. Bu oranın, 1991 yılında yüzde 31 seviyelerine kadar çıktığı düşünüldüğünde, artan ilave işçi etkisine rağmen kadınların işgücü katılımı konusunda çeşitli tedbirler alması gerektiği görülüyor.